Kök Hücre Bir Gençlik ve Ölümsüzlük İksiri mi?
Tıpta uzun ömür ve sağlıklı yaşamın sırrı da iki mekanizmadan geçtiğini belirtiyor. Rejenerasyon ( Yenilenme) ve Rejuvenasyon ( Gençleşme). Vücutta bu iki olay dengeli gittiğinde hem sağlıklı hem de genç kalma hedefine ulaşılmış olur. İnsan vücudunda normal süreç, yıpranma ve yıpranan dokunun yenilenmesi şeklindedir. Yenilenme devam ettiği sürece yıpranmanın olumsuz etkisi gelişmez.
Örneğin küçük bir çocuk düşüp dizini incittiğinde bu da bir yıpranma örneğidir ancak bu incinme çocuğun metabolizması tarafından hemen yenilenmenin ve yaralanan bölgeye iyileştirici hücrelerin hücum edip yaranın kendiliğinden iyileşmesinin başlamasına aracılık eder. Sorun, yaşla beraber yenileyici hücrelerin üretiminin azalması ve vücudun iyileştirme kapasitesinin düşmesi durumunda başlar. Örneğin, fabrikasyon tek tip kıyafet diken bir işletmede, bir ceket modelinin dikimine yönelik standart bir kalıp bulunur ve dikilen her ceket birbirinin aynı ve kusursuz bir benzerlik ile üretilir. Bir gün iyi ceketler dikilememeye başlamasının sebebi ise, kumaş kalitesinin bozulmasından ziyade, kalıpları kaybetmeye başlamak olabilir. Hücre de böyledir; Yaşlanma, DNA’daki mutasyondan ziyade hücresel talimatların bozulması kaynaklı gelişmeye başlar. Bu talimatları tekrar devreye sokmak, yaşlanmanın önüne geçecek aksiyonu almamızı sağlayacaktır. İşte kök hücreler tam da bu aşamada önem arz ediyor.
Kök hücreler sınırsız yenilenme ve çoğalma kapasitesine sahip, her çeşit hücreye dönüşebilme yeteneğindeki mucizevi hücrelerdir. Hastalıkların tedavisi, cilt ve vücut gençliğinin korunması ve dolayısıyla uzun ömrün şifresini taşır. Yüzyıllar boyu insanlığın en büyük amacı dinç ve genç kalmaktır. Lucas Cranach’ın 1546 yılında yaptığı “ Gençlik Havuzu “ adını verdiği tablo, bu isteği resmederek realize etmiştir. Eserde, bir açık alanda büyük bir havuz resmedilmiştir. Havuzun sol tarafında yaşlılar, düşkünler, savaş yorgunları bulunuyor. Bu eserde insanların havuza girdiği, havuzda zaman geçirip yüzdüğü ve karşı kıyıya çıktığında da gençleştiği, daha dinç göründüğü betimlenmiş. Dinç ve zinde kişilerin karşı kıyıdaki bir çadırda giyinip kuşanıp, arka tarafta kurulmuş sofrada keyifle yemeğe oturdukları çizilmiş.
Gençlik Havuzu sadece bir hayal ürünü olamaz. Ya da Kleopatranın Güzelliği ve gençliği için yaptığı süt banyosu kesinlikle bilimsel dayanağı olan bir alışkanlıktır. Zira tüm vücut sıvılarından (Kan, Tükürük, İdrar, Anne Sütü) elde edilebilen iyileştirici ve gençleştirici partiküller içeren kesecikler olan Eksozomlar sütte de mevcuttur. Gençlik Havuzunun da etki mekanizması benzeri bir şekilde açıklanabilir.