Cahit Arf, Yapay Zeka Üzerine Çalışıyor
Yıllar önce makinelerin düşünebildiğiFikir kimseyi inandırıcı bulmadı ama bugün hepimiz makinelerin düşünmekten çok daha fazlasını yapabildiğini gayet iyi biliyoruz.
Bu, bazılarına korkutucu, bazılarına ise kurtarıcı gibi görünse de, makinelerin beyinleri hız kesmeden yolculuğuna devam ediyor.Biz bu yazıyı yazarken bile…
Günümüzde yapay zekaya olan ilgi yoğun bir şekilde artarken, bu bahsi ne kadar süredir verdiğimize baktığımızda ilk adımların 1950’li yıllarda Cahit Arf sayesinde atıldığını görüyoruz.
1959 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde Ord. Profesör Doktor. Cahit Arf “Bir makine düşünebilir mi ve nasıl düşünebilir?” makale hazırlıyor. Bugün resmi 10 TL’yi aşan bilim insanımız Cahit Arf ülkemizin yetiştirdiği en değerli hediyelerden biridir. “Türkiye’nin Einstein’ı” olarak anılan Cahit Arf, ülkemizde yapay zekaya ilgi duyan isimlerden biri.
“Ben hayatımı matematiğe adadım, o da bana hayatımı geri verdi.”
1950’li yıllarda, dünya yapay zeka ile yeni tanışmışken, bilim adamımızın dünya ile aynı anda aynı konulara ağırlık vermesi hepimizi gururlandırıyor. Atatürk Üniversitesi 1958-1959 eğitim-öğretim yılında yapay zeka üzerine çalışmalar yapar. “Halk Konferansları” Cahit Hoca’nın adıyla başlar. Arf’ın etkinlikte seçtiği bahis “Bir Makine Düşünebilir mi ve Nasıl Düşünebilir?”oluyor.
Çok karmaşık bir konuyu çok basit bir şekilde anlatıyor.
Konuşmasının çoğunu düşünen makineleri anlatan anlatılara ayırıyor. Öncelikle şu tespiti yapar: II. Dünya Savaşından sonra gazete ve radyolarda yaratılan pozitif bilimler Üç mucizeden bahsedilmiştir.Bunlar atom gücünün kazanılması, duruma göre karar veren ve bu kararlara göre iş yaptıran düşünen makineler, yani elektronik beyinler ve son olarak da uzaya fırlatılan aletler yani yapay mandallardır.
Bilgisayarların çalışma mantığından bahsederken, o dönemde yeni çıkan ilk bilgisayar olan ENIAC’tan bahsediyor:
“Görünüşe göre çağımızın harikalarından biri olan bu makineleri anlamak için şeytani bir zekaya gerek yok. Sadece sağduyu yeterli. Ancak konuşmanın başında da belirttiğim gibi burada da; her işte olduğu gibi makineyi de en ince ayrıntısına kadar tasarlamak ve yapmak için sonsuz sabır ve azim gerekiyor.Çok ter dökmek gerekiyor.Ne mutlu terleyebilmenin saadetine kavuşanlara.”
İnsan beyni ile makine arasındaki farkEstetik olduğunu söyleyen Cahit Arf, gerekli tanımlamalarla bir makinenin bir müziğin hoşa gidip gitmediğini anlayabileceğini de belirtiyor.
1950’lerde bunları düşündü ve bu konularda fikir verdi. Bu geleceği tahmin ediyor olmalı.
Arf makalesinde davranışçılık niyetini benimsemiş ve etki, tepki ve sözel davranış Bir örnekte çalar saate kendi dilinde bizi saat dörtte uyandırmasını söylediğimizde kendi dilinde cevap veriyor ve saat dörtte çalıyor. Biz de onun dilinde düğmeye basarak uyandığımızı söylüyoruz.
Başka bir alternatif sunarak Bekçiden onu da uyandırmasını isteyebileceğimizi söylüyor. Eğer bizi o saatte uyanık görmezse bekçi başka bir alternatif geliştirip başımıza su dökerek onu uyandırabilir. Ancak diğer alternatif, uygun mekanizma her saat ona eklenmedikçe bu mümkün değildir. Arf, bu örneklerde, makinenin darbeye verdiği tepkidir, yani girişe karşı çıktıVerdiğini ortaya koyarken makinenin kullandığı dili de vurguladı.
Buraya sığdıramayacağımız gözlemleriyle günümüz biliminin öncüsüdür ve hayatı boyunca her gün sistemli bir şekilde çalışarak bilime ve insanlara faydalı olmayı ilke edinmiştir. Cahit Arf,şimdi aşina bile olmadığımız kavramlar hakkında 65 yıl önce Kendisi bir çalışma hazırlamış ve fikirleriyle bizlere yol göstermiş kıymetli bir dahidir. Makineler hakkında daha birçok kapsamlı bilginin yer aldığı çalışmasını incelemek isteyenler için aşağıya ekliyoruz.
haber-fatsa.com.tr